Vergi Müfettişleri Organ Bağışladı

Vergi Müfettişleri Organ Bağışladı

Türkiye’de hayatlarını sürdürmek için organ bekleyen 22 binin üzerinde insan var. 60 binden fazla böbrek hastası diyaliz makinesinden birgün kurtulmayı bekliyor. Ancak Türkiye, kadavradan organ bağışında dünyada son sıralarda yer alıyor. Bu konuda toplumu bilinçlendirmek ve organ bekleyen hastalara umut olmak için önemli sosyal sorumluluk hareketi başlatan MHGF, Türkiye Organ Nakli Kuruluşları Koordinasyon Derneği (TONKKD) ve T.C. Sağlık Bakanlığı işbirliğiyle Candostu Organ Bağışına Evet Platformu’nu kurdu. Platform, yurt genelinde fabrikalardan, okul, üniversite ve kamu kurumlarına kadar birçok farklı gruba alanında uzman doktorları ve öğretim görevlilerini götürerek organ bağışı bilincini artırmak için toplantılar düzenliyor. Bu toplantılardan biri İstanbul Beylikdüzü’nde Vergi Denetim Kurulu A Grup Başkanlığı’nda gerçekleştirildi. Vergi müfettişlerinin yanı sıra ilçe protokolü ve sivil toplum örgütü yöneticilerinin de katıldığı toplantıda organ bağışı ve nakli konusunda önyargılar giderilmeye, yanlış bilgiler düzeltilmeye çalışıldı.

Toplantının açılış konuşmasını yapan Vergi Denetim Kurulu A Grup Başkanı Mücahit Şirin, kurum olarak birçok sosyal sorumluluk projesine destek verdiklerini belirterek, organ bağışı konusunun çok önemli olduğunu ve bu nedenle böylesine yararlı bir toplantıya ev sahipliği yapmaktan onur duyduklarını kaydetti.

MHGF Başkanı Öztürk: “Amaç bilgi kirliliğinin önüne geçmek”

MHGF Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Öztürk ise organ bağışı konusunda bugüne kadar Türkiye’de bakanlık dahil birçok kurum ve kuruluşun çeşitli çalışmalar yaptığını söylerek “Maalesef bu bilgi hep yukarıda kaldı tabana inmedi. Bu alanda organ bağışının günah olduğundan, organ mafyasına kadar ciddi bir bilgi kirliliği var. Biz, yaptığımız bu toplantılarda önyargıları ve yanlış bilgileri düzeltmeye çalışıyoruz” diye konuştu. Birçok kişinin bir organa ihtiyaç duyma olasılığının organ bağışlama oranından daha yüksek olduğuna dikkat çeken Öztürk, bu anlayışla herkesin duyarlı olması gerektiğini vurguladı.

 

Prof. Dr. Eldegez: “Birliktelikle Organ bağışına ‘Evet’ fikrini yayabiliriz” 

TONKKD Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Uluğ Eldegez ise “Organ bağışı, burada olduğu gibi kamu kurum ve kuruluşları, sivil toplum örgütleri, sağlık sektörü ve medya hepsi bir araya geldiği ve geniş bir bilgi çerçevesinde bir değerlendirme yapıldığı taktirde başarılı bir şekilde yürüyebilir. Beraberce organ bağışına ‘Evet’ demenin fikrini her tarafa aydınlatmak amacıyla yayabiliriz” dedi.  

 

Doç. Dr. Sağıroğlu: “Kadavradan canlıya organ nakli çok düşük”

TONKKD Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Tamer Sağıroğlu yaptığı sunumda organ bağışı konusunda en çok sorulan soruları, yanlış bilinenleri gündeme getirerek yanıtlarını verdi. Doç. Dr. Sağıroğlu, Türkiye’nin canlıdan canlıya organ naklinde dünyada ilk sıralarda yer almasına karşın, kadavradan canlıya nakilde Avrupa’da sonuncu olduğuna dikkat çekerek, “Son bir yılda beyin ölümü gerçekleşen 2 bine yakın kişinin, sadece 300’ünün organları bağışlandı. Tamamı bağışlansaydı belki organ nakli bekleyen hasta olmayacaktı.” diye kaydetti.

 

Prof. Dr. Taşçı “Bir ‘Hayır’ cevabıyla, birkaç hasta ölüyor”

Daha sonra kürsüye gelen TONKKD Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Hasan Taşçı ise organ nakli ameliyatları hakkında bilgi verdi. Prof. Dr. Taşçı, “Beyin ölümü olmuş, ölmüş beden yoğun bakımda dururken, koordinatör arkadaşlarımız hastanın yakınlarına ‘Başınız sağ olsun, organlarını bağışlar mısınız?’ diye sorduğunda yanıt ‘Hayır’ ise o sırada organ bekleyen birkaç hasta ölmektedir” diye konuştu.

Çoklu organ nakli yapılan Refiye Yılmaz: “Bir organ, bir hayat demektir”

Toplantının bir diğer önemli konuğu Gardner Sendromu sonucu ABD’de çoklu organ nakli yapılan, karaciğeri hariç birçok organı değişen Refiye Yılmaz idi. Yılmaz bu zorlu süreçte yaşadıklarını ve duygularını konuklarla paylaştı. Yılmaz, “Şu anda sağlıklıyız ancak bu toplantıdan sonra başımıza neler geleceğini bilemeyiz. Bir organ bir hayat demektir. Her bireyin organlarını bağışlaması gerekiyor” dedi.

Konuşmaların ardından ardından soru-cevap bölümüne geçildi. Vergi Denetim Kurulu A Grup Başkanı Mücahit Şirin’e kurum olarak duyarlılığından dolayı plaket ve Candostu Belgesi’nin de verildiği toplantı sonrası çok sayıda vergi müfettişi organ bağışında bulundu.

Devamı..
MHGF CAZİBE MERKEZLERİ TANITIM PROGRAMININ İKİNCİ DURAĞI VAN OLDU

MHGF CAZİBE MERKEZLERİ TANITIM PROGRAMININ İKİNCİ DURAĞI VAN OLDU

22-24 Eylül 2017 tarihleri arasında VANTSO işbirliğiyle “Van Tekstil-Hazır Giyimde Yatırım Fırsatları ve Tanıtım Günleri”ni gerçekleştiren MHGF, Türkiye’nin dört bir yanından hazır giyim yatırımcısı ile akademisyen ve ulusal basın temsilcilerini Van’a götürdü.

Etkinliğin VANTSO’da yapılan açılış programına Van Vali Yardımcısı İbrahim Civelek, Türk Kızılayı Başkan Yardımcısı Ercan Tan, MHGF Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Öztürk, VANTSO Yönetim Kurulu Başkanı, Doğu Sanayi ve İş Dünyası Federasyonu (DOĞUSİFED) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Müslüm Erbay, Van Bilim ve Sanayi Müdürü Nevzat Gün, KOSGEB İl Müdür Vekili Hadi Arvas, TOBB Van Genç Girişimciler Kurulu Başkanı Görsel Görmen, Van Terziler Konfeksiyoncular Kunduracılar Giyim Sanatkarları Esnaf Odası Başkanı Çetin Karaduman,  Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) Yönetim Kurulu Başkanı Celal Toprak, Tekstil Makine ve Aksesuar Sanayicileri Derneği (TEMSAD) Yönetim Kurulu Başkanı Adil Nalbant, Van İŞGEM Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Gedik, Van Tekstilkent İşadamları Derneği (VATİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Bayram, MHGF Başkan Yardımcıları Mukadder Özden, Metin Çetinkaya, VANTSO Başkan Yardımcısı Yavuz Karaman, MHGF Yönetim Kurulu Üyeleri ve Üye Derneklerin Başkanları Mustafa Balkuv, Mehmet Haskaya, Muin Altın, Prof. Dr. Esin Sarıoğlu, Mustafa Koltuksuz, Reşat Gülen, Şaban Öngören, Zafer Özbilge, Sezai Boyraz, Dilek Düzgün, VANTSO Yönetim Kurulu Üyeleri ile çok sayıda sektör mensubu iş insanı katıldı.

VANTSO’da düzenlenen açılışta konuşan MHGF Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Öztürk, Hükümetin Cazibe Merkezleri Programı’nı açıklamasının ardından beş bölgede birer ilde tanıtım toplantıları yapma kararı aldıklarını belirterek ilk toplantıyı Iğdır’da gerçekleştirdiklerini kaydetti. Öztürk, genç nüfusu, altyapısı, tarihi dokusu ve Ortadoğu’nun en büyük pazarı İran’a açılan sınır kapısıyla önemli bir üretim ve ticaret merkezi Van’ı program kapsamında ikinci durak olarak belirlediklerini söyledi. MHGF Başkanı Öztürk sözlerini şöyle sürdürdü:

“Hazır giyimde birbiriyle entegre çalışan iller yaratabiliriz”

“Devletin vereceği bir teşvikten ziyade, bölgenin kaynaklarını daha aktif kullanabilmek adına geldik. Şehrin kendisi ile konuşmasını, tehdit ve fırsatlarını ortaya koymasını sağlamak, kanaat önderleriyle bunu yerinde tartışmak için buradayız. Amacımız düşük yatırım maliyeti ile yüksek istihdam sağlayan hazır giyimde standart ürünlerin üretimini Doğu ve Güneydoğu illerimize yönlendirerek bu bölgelerimizin kalkınmasına katkı sağlamak. Van’daki yüksek işsizliğin çaresi hazır giyim. Böylelikle hem büyük şehirlerimizin katma değerli, Ar-Ge’li üretime yoğunlaşmasını sağlar, hem de Anadolu’da hazır giyimde belli ürünlerde uzmanlaşmış, birbiriyle entegre çalışan iller yaratabiliriz.”

“İran giyim ihtiyacının büyük bölümünü Türkiye’den sağlıyor”

Van’ın İran için bir cazibe merkezi olduğunu da söyleyen MHGF Başkanı, 80 milyonluk İran’ın hazır giyim ihtiyacının yüzde 70’ini ithal ettiğini, bunun da çok büyük bir bölümünü Türkiye'den karşıladığına dikkat çekti.

Van Vali Yrd. Civelek: “Van’a Tekstilkent Projesini kazandırdık”

Toplantıda konuşan Van Vali Yardımcısı İbrahim Civelek, nüfus ve ekonomik anlamda Van'ın bölgede öne çıktığını belirterek, “Van, cazibe merkezleri kapsamında desteklenen ilk 11 ilden biridir. Doğu Anadolu Kalkınma Ajansı (DAKA) üzerinden hazırlanan yatırımlar kentimize kazandırılmıştır. Bu yatırımlardan biri Tekstilkent'tir. Tekstilkent'te kurulan fabrikalarımızın hemen hemen hepsi yatırımcılara tahsis edildi” dedi.

VANTSO Başkanı Takva: “İşsizlik oranı Türkiye ortalamasının üç katı”

Organizasyona  ev sahipliği yapmanın onurunu ve gururunu yaşadıklarını kaydeden VANTSO Yönetim Kurulu Başkanı Necdet Takva, MHGF’nin çalıştay için Van’ı tercih etmesinin kıymetli ve anlamlı olduğunu belirtti. Takva, Cazibe Merkezleri Programı’nın gerçekçi yaklaşımlar ve çözüm odaklı planlamalarla başarılı sonuçlar ortaya çıkarabileceğine dikkat çekerek “İlimiz Türkiye’nin en genç nüfusuna sahip dört ilinden biri ve yaş ortalamamız 20.06’dır. Bu özellikle emek yoğun sektör olan tekstil için önemli bir kaynak ve potansiyeldir. İşsizlik oranımız yüzde 11 seviyelerinde olan Türkiye ortalamasının üç katı üzerinde yüzde 35 düzeyindedir. Genç nüfusun değerlendirilmesi açısından tekstil sektörünün Van için önemli bir yatırım alanı ve önemli bir sektör olduğunun farkındayız” diye konuştu.

DOĞUSİFED Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Müslüm Erbay ise Van’ın tarım, hayvancılık, madencilik ve turizm olmak üzere dört ana sektörde öne çıktığını belirterek, “Bu toplantıyla ve Tekstilkent’in kurulmasıyla birlikte beşinci ana ve itici bir sektörün de ilimizin ekonomisinde iddialı bir şekilde yer aldığını görüyor ve bu alanda ciddi atılımlar yapılacağına inanıyoruz” dedi.  

Açılış bölümünde bir konuşma yapan Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) Başkanı Celal Toprak da Van Tekstilkent’in önemini vurgulayarak bu tür projelerde kamunun yatırımcıya desteğinin şart olduğuna dikkat çekti.

Türk Kızılayı’ndan Van’a çadır fabrikası müjdesi

Etkinlik kapsamında Van’da bulunan Türk Kızılayı Başkan Yardımcısı Ercan Tan,  “Bir dikiş makinesi gelmesiyle bile on kişiye iş sağlanabilir. Türk Kızılayı olarak Van’da bir çadır fabrikası kurabiliriz. Siz tekstilcilerden aldığımız kumaş bağışlarını yine burada yardım malzemesi haline getirebiliriz. Personel ayarlanır ve bir yer tahsis edilirse üretime başlarız” diye konuştu.

Van’ın fırsatları panellerde tartışıldı

Van Tekstil-Hazır Giyimde Yatırım Fırsatları ve Tanıtım Günleri açılış konuşmalarının ardından ilkini MHGF Başkan Yardımcısı Mukadder Özden’in, ikincisini ekonomi yazarı ve TV programcısı Çetin Ünsalan’ın yönettiği iki panelle devam etti. “Hazır Giyim Sektörü ve Van” Başlıklı ilk panelin konuşmacıları MHGF Başkanı Hüseyin Öztürk, İTÜ Tekstil ve Tasarım Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nevin Çiğdem Gürsoy, LC Waikiki Tedarik Direktörü Şenol Dallı, TOBB Doğu Anadolu Kadın Girişimciler Komitesi Başkanı Nurhan Tekocak’tı. Van’ın potansiyelinin konuşulduğu ikinci panelde ise konuşmacı olarak VANTSO Başkanı Necdet Takva, DAKA Van Yatırım Destek Ofisi Koordinatörü Sinan Sarıkaya, Meye Tekstil Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı İbrahim Sami, Gündüz Nakış Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Gündüz yer aldı. Koordinatörlügünü MHGF Yönetim Kurulu Üyesi ve İstanbul Nakış Sanayicileri Derneği (İNSAD) Yönetim Kurulu Başkanı Zafer Özbilge’nin yaptığı organizasyonun ikinci gününde, Van Merkez OSB ve Van Tekstilkent’te incelemelerde bulunan iş insanları ve ulusal basın temsilcilerinden oluşan heyet, etkinlik kapsamında son gün Van’ın tarihi ve kültürel yerlerini de gezdi.

Devamı..
TEKSTİL VE HAZIR GİYİMCİLER VAN'A ÇIKARMA YAPIYOR

TEKSTİL VE HAZIR GİYİMCİLER VAN'A ÇIKARMA YAPIYOR

MHGF’nin geçtiğimiz mayıs ayında Iğdır ile başlattığı Cazibe Merkezleri Tanıtım Programı’nın ikinci ayağı Van’da gerçekleştirilecek. Hükümetin belirlediği Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da 23 cazibe merkezi ili tekstil ve hazır giyim yatırımcısına tanıtmayı amaçlayan çalışma kapsamında Van Ticaret ve Sanayi Odası (VANTSO) işbirliğiyle 22-24 Eylül 2017 tarihleri arasında ‘Van Tekstil-Hazır Giyimde Yatırım Fırsatları ve Tanıtım Günleri’ düzenleniyor. Türkiye’nin dört bir yanından tekstil ve hazır giyim yatırımcısı, sektörel sivil toplum örgütlerinin yöneticisi, zincir mağaza temsilcisi, akademisyen, tedarikçi ve ulusal basın temsilcilerini buluşturacak program ile Van’ın potansiyeli yerinde incelenecek.

MHGF Başkanı Öztürk: “Van’daki yüksek işsizliğin çaresi hazır giyim”

Van’ın Doğu Anadolu Bölgesi’nin sınır ticareti ile dikkat çeken, genç ve dinamik işgücüne sahip bir yatırım merkezi olduğunu belirten MHGF Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Öztürk, “Van aynı zamanda hazır giyimde sektörel geçmişi ve deneyimi olan, bu alanda ciddi bir altyapıya sahip bir ilimiz” dedi. Birincil amaçlarının işsizliğin yoğun olduğu, ekonomik anlamda görece olarak az gelişmiş bölgelere hızlı sonuç veren hazır giyim yatırımlarını artırmak olduğunu vurgulayan Öztürk, “Düşük yatırım maliyeti ile hazır giyim sektörü hızlı kalkınmanın anahtarıdır. İşsizliğin büyük boyutlarda olduğu Van için de hazır giyim yatırımlarının doğru çözüm olacağını düşünüyoruz” diye kaydetti.

“Standart ürünlerin üretimi büyük şehirlerden çıkmalı”

Bu çalışmayla ikinci önemli hedeflerinin standart ürünlerin üretimini bu bölgelerimize kaydırarak büyük şehirlerde sıkışmış hazır giyim sektörünü rahatlatıp, Ar-Ge odaklı, yenilikçi ve katma değerli ürünlere yoğunlaşmalarına olanak vermek olduğunu söyleyen MHGF Başkanı Öztürk, “Cazibe Merkezi illerimizin potansiyelleri iyi analiz edilerek belli ürünlerde pilot bölge ilan edilmesini ve çevre illeriyle birlikte entegre edilerek üretimde birbirlerini tamamlayan kümelenmelerin oluşmasını istiyoruz” dedi.

Program, 22 Eylül’de VANTSO’da başlıyor

22 Eylül 2017 tarihinde VANTSO’da saat 10.30’da açılış konuşmaları ile başlayacak ‘Van Tekstil-Hazır Giyimde Yatırım Fırsatları ve Tanıtım Günleri’ programının öğleden sonraki bölümünde iki panel de düzenlenecek. İkinci gün Van Organize Sanayi Bölgesi ve Tekstilkent’te incelemelerde bulunacak heyet, programın son günü kültür gezisi kapsamında Van Kalesi, Akdamar Kilisesi ve Van Gölü çevresine de bir gezi gerçekleştirecek. 

Devamı..
1 MİLYON KADIN ÇOCUK BAKTIĞI İÇİN İŞGÜCÜNE KATILAMIYOR

1 MİLYON KADIN ÇOCUK BAKTIĞI İÇİN İŞGÜCÜNE KATILAMIYOR

“Kadın güçlenirse, toplum güçlenir” diyen TÜRKONFED Başkanı Kadooğlu; “Kadınların sadece iş hayatına katılımı değil, iş hayatındaki kadınlarında bakım sorumlulukları nedeniyle çalışmaktan vazgeçmeyecekleri bir sistemi oluşturmamız gerekiyor. Çocuk ve yaşlı bakımı kadınların çalışmasının önündeki en büyük engel. 2015 yılına kadar olan 5 yıllık dönemde yaklaşık 1 milyon kadın çocuk bakımı, yaklaşık 112 bin kadın ise yaşlı bakımı nedeniyle iş hayatını bırakmış. Kadınların işgücüne katılımını artırırken, sosyal bir devletin sağlaması gereken temel ihtiyaçlar nedeniyle çalışma hayatından uzaklaşmaları kabul edilebilir bir durum değil. Kreş konusunda atılacak adımlar önemli ama bakım sigortası sisteminin çok hızlı bir şekilde kurulması halinde ilk etapta söz konusu hizmetlerde çalışacak 500 bin kadın için ilave istihdam sağlanabileceği gibi,  iş gücü piyasasından kaçan yaklaşık 1 milyon 112 bin kadını da geri getirebiliriz” dedi.

 

17 Ağustos 2017 / İstanbul- Bünyesindeki İş Dünyasında Kadın Komisyonu (İDK) aracılığıyla 2007 yılından bu yana kadınların eğitime, iş hayatına ve siyasete katılımını teşvik eden çalışmalar yürüten Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED), bu yılsonunda üçüncüsü yayımlanacak olan İş Dünyasında Kadın Raporu’nun ikinci faz sonuçlarını açıkladı. Prof. Dr. Oğuz Karadeniz ve Prof. Dr. Hakkı Hakan Yılmaz tarafından hazırlanan 3. İş Dünyasında Kadın Raporu’nun çıktıları yılsonuna kadar TÜRKONFED tarafından toplam dört fazda kamuoyuyla paylaşılmaya devam edecek. Raporun her fazında Türkiye’de kadınların iş hayatına katılımından sosyal hayattaki etkinliğine kadar farklı konularda kaydettiği aşamalar ve gelişmeler değerlendirilirken, 35 kadın derneğinin cinsiyet eşitliği temelinde politika önerileri de iletilecek.

Türk Sosyal Güvenlik Sistemi’ni, kadının çalışma hayatına girmesi ve sosyal güvenceye erişimi açısından ele alan ikinci faz raporu; sosyal yardımların kadın istihdamı üzerindeki etkisini de inceleyerek, kadın istihdamını artırmaya yönelik sunduğu öneriler ile dikkat çekiyor.

“1 MİLYON KADIN ÇOCUK BAKTIĞI İÇİN İŞGÜCÜNE KATILAMIYOR”

Kadınların iş hayatına katılımlarını artırmak için TÜRKONFED İDK Komisyonu’nun Türkiye’nin her bölgesinde 35 kadın derneği ile çalışmalarını sürdürdüğünü kaydeden TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Tarkan Kadooğlu, “Kadın güçlenirse, toplum gelişir ve güçlenir. Kadınların sadece iş hayatına katılımı değil, iş hayatındaki kadınların da bakım sorumlulukları nedeniyle çalışmaktan vazgeçmeyecekleri bir sistemi oluşturmamız gerekiyor. Çocuk ve yaşlı bakımı kadınların çalışmasının önündeki en büyük engel. 2015 yılına kadar olan 5 yıllık dönemde yaklaşık 1 milyon kadın çocuk bakımıyaklaşık 112 bin kadın ise yaşlı bakımı nedeniyle iş hayatını bırakmış. Kadınların işgücüne katılımını artırırken, sosyal bir devletin sağlaması gereken temel ihtiyaçlar nedeniyle çalışma hayatından uzaklaşmaları kabul edilebilir bir durum değildir” dedi.

Türkiye’de çocuk bakımının ağırlıklı olarak kadınlar tarafından sağlandığına dikkat çeken Kadooğlu, bu durumun annenin daha kariyerinin başında çalışma hayatından uzaklaşmak zorunda kalmasına neden olduğunu belirtiyor. Kurumsal bakım hizmetlerine olan talebin artmasına rağmen kreş sayısının yetersizliği, kreş ücretlerinin yüksekliği ve hizmet kalitesine olan güvensizliğin de çocuk bakımında annelere ek sorumluluklar yüklediğini hatırlatan Kadooğlu, bunun yanında yaşlı ya da engelli bakımı ile ilgilenen kadınların da çalışma hayatının ortasında işgücünden uzaklaştığını vurguluyor. Kadooğlu bu durumun düzeltilmesi için de çocuk bakım-kreş fonu ve bakım sigortası yoluyla çocuk, engelli ve yaşlı bakım hizmetlerini finanse eden sosyal güvenlik sistemlerinin etkin bir şekilde kullanılması gerektiğini söylüyor. Bu sistemin kadının işgücü piyasasına girişini kolaylaştırdığı gibi istihdam artışı sağlayarak işsizliğin azaltılmasına katkıda bulunacağının da altını çiziyor.

“TEŞVİK MEKANİZMALARININ YAGINLAŞTIRILMASI GEREKMEKTEDİR”

Kadının doğum sonrası çalışmasını teşvik eden doğum borçlanması, sosyal sigorta prim ve istihdam teşviklerinin de kadın istihdamını artırmada önemli bir rol üstlendiğini belirten TÜRKONFED İDK Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Açık; “KOSGEB 2000 yılından beri nitelikli eleman çalıştıran KOBİ’lere çeşitli oranlarda teşvikler veriyor. Buna rağmen maalesef sigorta prim teşviklerinden 1,5 milyon KOBİ içerisinde yalnızca 14 bin KOBİ’nin yararlandığını görüyoruz. Bu da bize işverenlerin bu konuda yeterince bilgi sahibi olmadıklarını gösteriyor. Diğer yandan genç kadın işçi çalıştıran firmalarda bu işçilerin 54 aya kadar olan primleri devlet tarafından karşılanıyor. Yeni işyeri açan girişimci kadınlar için de primlerin belirli bir kısmının, yine işsizlik fonundan veya devlet tarafından karşılanabileceğini düşünüyoruz” dedi.

Gayrisafi yurt içi hasılanın (GSYİH) yılda sadece yüzde 1'lik kısmının yaşlı ve engelli bakımı için bir fona ayrılması halinde,  engelli ve yaşlı bakımı ile rehabilitasyonu  alanlarında istihdam artışı sağlanabileceğini de ifade eden Açık, şöyle devam etti: “Söz konusu  fonun kaynağı için, Genel Sağlık Sigortası primlerinin bir bölümü ile  genel bütçeden fona sağlanacak katkılardan yararlanılabilir. Diğer yandan 2007 yılında yayımladığımız raporumuzda literatüre taşıdığımız doğum borçlanmasında, SGK şu anda ilk defa sigorta olunan tarihten sonraki doğumların borçlanmasını esas alıyor. Bu noktada ilk çocuğun borçlanmasının sağlanmasının, hatta ilk çocukların primlerinin devlet tarafından ödenmesinin, kadının iş gücü piyasasına girmesini kolaylaştıracağını düşünüyoruz.”

AİLE VE ÇOCUĞA DAHA FAZLA KAYNAK AYRILMALI

TÜRKONFED 3. İş Dünyasında Kadın Raporu II. Faz sonuçlarının ortaya koyduğu önemli tespitler yanında önerileriyle de dikkat çekiyor:

  • 2017 yılı Mart ayı itibarıyla, yoksul hanelerde bakıma muhtaç yaşlı ya da engelliye bakan 485 bin kişiye bakım ödeneği verilmesine rağmen, bu kişiler profesyonel bakıcı olmadığı için sosyal güvenceleri bulunmuyor. Nitelikli bakım elemanı ihtiyacı çok yüksek olan Türkiye’de, bakım sigortasının kurulması ve etkin bir şekilde uygulanması halinde, kısa dönemde söz konusu hizmetlerde çalışacak ilave 500 bin kadınuzun dönemde ise yaşlanan nüfus ile birlikte 1 milyon kadın için ilave istihdam sağlanabilir. İşgücü piyasasından uzaklaşan kadınlar da geri dönebilir. 
  • Evlilik ve eşinin isteği ile işten ayrılanların sayısı 2007-2015 yılları arasında yarı yarıya azalmaktadır. 2007 yılında 1 milyon 200 binin kadın eşinin isteği üzerine işten ayrılırken, bu rakamın 2015 yılında 588 bine düştüğü görülüyor. Yeni evlenen çiftlerde, erkeklerde eşlerinin çalışmasına olumlu bakanların sayısında artış gözleniyor. 
  • Kadınların yüzde 45,6’sı 1.000 TL’nin altında aylık alırken, bu oranın erkeklerde yüzde 31’e düştüğü görülüyor. Kadınlar arasındaki ücret farklılaşması erkeklere göre daha adaletsiz bir yapı gösteriyor. Çocuk yoksulluğunun yetişkin yoksulluğundan, kadın yoksulluğun ise erkek yoksulluğundan yüksek olduğu Türkiye’de; kadın, erkeğe göre 1 puan daha yoksul ve aradaki ücret farkı çok daha yüksek seviyede. 
  • Çalışan kadınların toplamda yüzde 7,2’si yarı zamanlı çalışırken, bu oran en düşük gelir grubu olan 830 TL ve altındaki grupta yüzde 15,9’a kadar çıkıyor. Ek iş arayan kadınların yüzde 40’ının yine en düşük aylık gelir elde eden gruptan olması dikkat çekerken, kadınların iş aramama nedeninin belirgin bir şekilde ev işleri ve bakım yükümlülükleri olduğu ifade ediliyor.
  • Avrupa Birliği (AB) ülkelerine göre Türkiye, emeklilik ve yaşlılık harcamalarına daha fazla kaynak ayırıyor. Yüzde 8 yaşlı nüfus oranı ile AB (Yüzde 19,2) ortalamasının çok altında olan Türkiye’de yaşlılık harcamalarına ayrılan pay yüzde 48 ile 28 AB üyesi ülkenin de üzerinde bulunuyor. Dul ve yetim aylıklarına ayrılan pay ise AB ortalamasının neredeyse iki katına ulaşıyor. 
  • Kadınların işgücüne katılımını kolaylaştıracak çocuk, yaşlı ve engelli bakım hizmetlerine yönelik sosyal güvenlik harcamalarında ise Türkiye’nin daha az kaynak ayırdığı görülüyor. Aile ve çocuk harcamalarında ise söz konusu payın AB ortalaması yüzde 8,55 iken, Türkiye’de bu oran yüzde 3,12’ye düşüyor. Bu tablo ile genç nüfusa sahip bir ülke olan Türkiye’nin, aileye ve çocuğa yönelik sosyal güvenlik mekanizmalarını daha etkin kullanması gerektiğinin altı çiziliyor. 

NOT: TÜRKONFED 3. İş Dünyasında Kadın Raporu II. Faz Sonuçlarına ilgili link vasıtasıyla ulaşabilirsiniz:http://www.turkonfed.org/tr/detay/1429/3-is-dunyasinda-kadin-raporu-ii-faz-sonuclari-kadin-istihdami-sosyal-guvenlik-sosyal-yardimlar/

Devamı..