Moda ve Hazır Giyim Federasyonu'nun (MHGF) düzenlediği Sektörel İletişim Toplantısının 13. sünü Diyarbakır Ticaret Odası (DTSO), Diyarbakır Organize Sanayi Bölgesi (OSB), Güneydoğu Tekstil Sanayi ve İşadamları Derneği (GÜNTİAD) ve Diyarbakır Tekstil İhtisas Organize Sanayi Bölgesi ev sahipliğinde gerçekleşti.
Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) konferans salonunda bugün gerçekleşen toplantıya; DTSO Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kaya, GÜNTİAD Yönetim Kurulu Başkanı İhsan Oğurlu, Diyarbakır OSB Yönetim Kurulu Başkanı Aziz Odabaşı, MHGF Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Öztürk, Türk Eximbank Pazarlama Müdürü Örsan Özer, DİSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Burç Baysal, DTSO Meclis Üyesi Yılmaz Alagöz ve sektörde faaliyet gösteren iş insanları katıldı.
GÜNTİAD, OSB, DTSO Yönetim Kurulu Başkanları ve Moda Hazır Giyim Federasyonu Yönetim Kurulu Başkanlarının açılış konuşmalarının ardından Türk Eximbank Güncel İhracatçı Destekleri konusuyla Türk Eximbank Pazarlama Müdürünün bir sunumu oldu.
Toplantıda bir konuşma yapan DTSO Başkanı Mehmet Kaya, Organize Sanayi Bölgesi'nde arsa tahsis edilen yatırımcıların neredeyse yüzde 40’ının batı illerinden geldiğini söyledi.
Teşvikler Bölgeler arası kalkınmışlık farkı daha da açtı
Konuşmasında teşviklerin bölgelerarası gelişmişlik farkını kapatmaktansa arayı daha da açtığına dikkat çeken DTSO Başkanı Kaya, “Büyük çoğunluğu İstanbul’dan geldi, yatırımcıdır, kardeşlerimizdir. Ama içlerinden bir tanesi bile batıdan yok. Tamamı bölge kökenli buradan batıya gitmiş arkadaşlarımızın getirip burada fabrika açtılar. İstanbul’da çalıştığı komşuları da süreç içerisinde buraya gelecekler. Ama Türkiye’nin ekonomik anlamda kaybedecek çok zamanı yok. Bu çalışmalar önemli, bu tür panellerde önemli. Bugüne kadar 20’den fazla teşvik yasası yürürlüğe girdi. Dönüp baktığınız zaman bu 20’nin tamamı neredeyse bölgeler arası kalkınmışlık farkını gidermek yerine tam tersi bir sonuç verdi. Bölgeler arası kalkınmışlık farkı daha da açılmaya başlandı. Burada şu sonuç çıkıyor ki, gerçekten bu bir ürün veya bir sektör veya bir bölge gerçek anlamda teşvik edilecekse buna birkaç açıdan bakmak lazım. Bir tanesi emek yoğun ve bölgesel anlamda düşünülmesi. Diğeri de AR-GE ve teknoloji üzerine. Hem kendi ülkenizin içerisinde doğru bir teşvik çıkaracaksınız ki bölgeler arası kalkınmışlık farkını gidermek için hem de aynı zamanda dünya ile rekabet edecek sektörler oluşturmayla ilgili teşvik vereceksiniz. Bunu iki çerçevede doğru bir şekilde konumlandırmak lazım. Ama bugüne kadar dönüp baktığımız zaman bunu göremiyoruz. Bugün gerek Diyarbakır’da kurulan Tekstil Organize Sanayi Bölgesi olsun, bölgeye gelen yatırımcılara baktığımız zaman ki gelmeyenlerle de sohbet yaptığımız tekstil sektörüyle ilgili çok görüşmeler yaptık. Ama teşvikler konusunda karşımızda görmeyen, duymayan bir duvar var. Buralar hazır giyimle birlikte hazır giyimin dünya ile rekabet edeceği teknolojiden de oluşması gereken birlikte gelmesi gereken bir merkez olmak zorunda. Bunları hükümetle olsun, paydaşlarla olsun dile getirmenin çok faydalı olacağına inanıyoruz” ifadelerini kullandı.
Panel, konuşmaların tamamlanmasından sonra sunumlarla devam etti.
Tekstil OSB'de istihdam 10 bini aşacak
GÜNTİAD Yönetim Kurulu Başkanı İhsan Oğurlu, Diyarbakır Tekstil İhtisas Organize Sanayi Bölgesinin 129 hektarlık bir alanda kurulduğunu, 10 bin 249 metre uzunluğunda bir ihata duvarıyla çevrilen bir alana sahip olduğunu, alt yapı projelerinin onaylandığını, sanayi parsel alanlarının büyük bölümünün yatırımcılara tahsis edildiğini ve boş sanayi parsel sayısının sadece on adet kaldığını belirterek, firmalarca öngörülen istihdam sayısının 8 bin 127 olduğunu ama bunun on binin üzerinde olacağını düşündüklerini ifade etti.
Bölgede en önemli projelerden biri olduğunu belirten Oğurlu, 2020 yılı sonunda üretime başlama hedeflerinin olduğunu ifade etti. Tesktil kent projesi tamamlanırsa kaliteli eleman sorununun çözüleceğine inandıklarını ifade eden Oğurlu, daha fazla geç olmadan bu bölgeye yatırım yapmak için girişimci iş insanlarını davet etti.
Hazır giyimde yatırım için Diyarbakır çok avantajlı
OSB Yönetim Kurulu Başkanı Aziz Odabaşı ise şöyle konuştu: "Hazır Giyim ve Tekstil Sektörü gerek aktif iş gücünün istihdamına sunduğu katkı gerekse de içinde barındırdığı ihracat potansiyeli açısından yerel ve ulusal zeminde ekonominin ve büyümenin önemli bir parametresini oluşturmaktadır. İnsanların en temel ihtiyaçlarından biri olan giyinme ihtiyacını karşılayan sektör şüphesiz tekstil ve hazır giyim sektörüdür. 18. yy.'da İngiltere’de başlayan sanayi devrimiyle birlikte tekstil ve hazır giyim sektörü Türkiye dâhil olmak üzere pek çok ülkenin sanayileşmesinde önemli bir rol oynamıştır. Tekstil ve hazır giyim ürünleri üretimi ve ticareti özellikle 1970’li yıllardan itibaren gelişmiş ülkelerden, gelişmekte olan ülkelere kaymış, gelişmekte olan ülkelerde de ekonominin itici güce ve istihdamın temel kaynağı olmuştur. Tarladaki pamuğun toplanmasında iplik haline getirilip mamul maddeye dönüştürülmesine, oradan da işlenip son tüketiciye sunulmasına kadar zorlu bir yol kateden hazır giyim ve tekstil sektörü birçok işkolunu entegre biçiminde örgütlenmeyi amaçlayan, bunun yanı sıra piyasa fiyatlarına hakim olmayı gerektiren, bu nedenle de ciddi bir borsa bilgisi üretimi ile koordineli yürütülebilen birden fazla ayaklı bir iş kolumuzdur. Hazır giyimin temel girdisi olan pamuk konusunda önemli potansiyele sahip olmamız, bu sektörün Diyarbakır’da ivme kazanması için önemli bir faktördür. Bilindiği üzere Türkiye pamuk üretimin önemli bir kısmı Doğu Anadolu Bölgesinde ve özellikle Diyarbakır ve Urfa’da üretilmektedir. TUİK’in verilerine göre de ülkemizde üretilen pamuğun %42 Urfa,% 13 Aydın, % 10’u Hatay, %10’u Diyarbakır, %6’sı Adana ve kalan kısmı diğer illerimizde üretilmektedir. Bu tabloya baktığımızda ülkemizde üretilen pamuğun %10’u Diyarbakır’da, % 50’si de bölgemizde üretilmektedir. Bu tablo bile hazır giyim sektörünün Diyarbakır’da yatırım yapması için önemli ve gerçekçi bir kaldıraçtır. Hammaddeye erişim rekabetin en önemli unsurlarından biridir. Hammaddenin yanı başımızda olması rekabet yeteneğimizi olağan üstü güçlendirecek destekleyici bir faktördür. Bunu en iyi şekilde değerlendirmemiz gerektiğine inanıyoruz. "
"Hazır giyim sektöründe Diyarbakır’ın potansiyel gücü..."
Pamukta dışa bağımlılığın sürdüğünü belirten Odabaşı, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ülke olarak pamuk üretimimizin tüketimi karşılayamadığı gibi bir gerçeklikle de karşı karşıyayız. Hükümetimizin pamuk üretimi konusunda stratejik kararlar almasında yarar görüyoruz. Dünyanın önemli hazır giyim sanayine sahip olan ülkemizde bu konun daha hassasiyetle ele alınarak pamuk üreticilerinin daha fazla desteklenmesi gerektiğine inanıyoruz. Hazır giyim sektöründe Diyarbakır’ın potansiyel gücü olabilecek ele alınabilecek girdileri kısaca şöyle ifade etmek istiyorum. Ana hammadde pamuktur, pamuk konusunda zenginliğimiz var. Hazır giyimin temel girdisi olan kumaş konusunda yeterliliğimiz henüz yok. Organize sanayimizde devam eden arıtma tesisinin tamamlanmasıyla kumaş boyahanelerinin devreye girmesiyle girdi konusunda daha büyük bir avantaj sağlayacaktır. İkincil olarak iş gücü ve iş gücü maliyetleri gelmektedir. Genç işgücüne sahip olmamız ciddi bir avantajdır. Türkiye’deki iş gücü maliyeti Almanya, İtalya, ABD, Tavan ve Honk Kong’dan düşüktür. Ancak Çin ve Hindistan ile karşılaştırıldığında iş gücü maliyeti onlardan dört kat daha fazladır. Türkiye’nin iş gücü maliyeti Avrupa Birliğine benzer yakınlık dinamiklerine sahip olan Tunus ve Fas’tan daha yüksektir. Her ne kadar altıncı teşfik bölgesinde yer alsak da hazır giyim sektörü için özel teşfikler konusunda çalışmalar yürütmemiz gerekmektedir. Makine kullanımı açısından ele alındığında ise hazır giyim sanayi yoğun olarak makine kullanımına dayanmaktadır. Türkiye’nin bu konuda ithalatçı olması nedeniyle yabancı üreticilere karşı bağımlılığı söz konusudur. Yerlileşme konusu gündeme getirilmeli ve desteklenmelidir."
Enerji fiyatları yüksek!
Üretimdeki girdi maliyetlerinde enerji tüketimine değinen Odabaşı şunları söyledi: "En önemli girdilerden biri de enerjidir. Hazır giyim sanayi uzun yıllardır diğer sektörlerimizde de olduğu gibi yüksek enerji fiyatlarıyla karşı karşıyadır. Ekonomik Kalkınma Ve İşbirliği Örgütü tarafından 2018’de yayınlanan raporda enerji fiyatlarındaki artış ortaya konulmuştur. Türkiye ne yazık ki birinci sıradadır. Bu durum tüm sektörlerde olduğu gibi, hazır giyim sektörünü de etkilemektedir. Rekabet gücümüzü zayıflatıcı rol almaktadır. Enerji maliyetleri konusunda ayrıca bir çalışmanın yapılması ve hazır giyim sektörünün rekabet gücünün desteklenmesi gerekmektedir."
"Firmalarımızın güç birliği yaparak ilerlemesi sektöre güç katacaktır"
Markalaşmanın önemine işaret eden Odabaşı, "Neler yapabiliriz; hazır giyimde markalaşmaya büyük önem vermemiz kaçınılmaz bir faaliyettir. Yurt içi ve yurt dışı pazarlarda marka değeri yüksek üretmemiz gerekmektedir. Marka konusunda ülke ve il olarak istediğimiz düzeyde olmadığımız ortadadır. İl olarak yenilikçi yaklaşımlarımızın olması gerekir. Tasarım ve koleksiyonlarımızın güncel olması, rekabet edilir ve tercih edilir olması gerekir. Bu alanda da tıpkı markalaşmada olduğu gibi yatırım yapmamız gerekmektedir. Diğer bir konu ise firmalarımızın teknolojiyi daha fazla kullanması, çağın gerisinde kalmamamız gerekmektedir. Firmalarımızın güç birliği yaparak ilerlemesi sektöre güç katacaktır. Bunun bir örneğini biz OSB’de yürütmekte olduğumuz hazır giyim ve ev tekstili URG projesiyle hayata geçirmeye çalışıyoruz. Son olarak bu alanda STK’ların güçlü olması ve çok çalışması gerektiğini düşünüyorum." diye sözlerini sonlandırdı.
"Bu sektöründe en çok ihtiyaç duyduğu genç nüfustur"
Moda ve Hazır Giyim Federasyonu Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Öztürk, MHGF’nin faaliyetlerine ilişkin şu bilgileri paylaştı: "Federasyonumuz 2012 yılında 11 dernek 1500 sanayici üye ile kurulan sektörün üst çatı kuruluşu deri, deri konfeksiyonu, tekstil, hazır giyim ve modayı kapsayan bölgesel ve sektörel derneklerin üst çatı kuruluşu. Bugün geldiğimiz noktada 30 dernek 9300 üye sanayicimiz Şubat ayının 15’ne kadar üç dernek de bize katılacak tahminen Mart civarında 10.000 civarında üye sanayiciye ulaşacağımız bir üst çatı kuruluşuyuz. Sektör Türkiye’de 1983 yılında ihracat kültürünü getiren Türkiye’nin 12 Eylül 1980 sonrasında Batıya göçü zorlandığında AB’nin liberal ekonomi kararını aldığı dönemde bölgesinde istihdam ağırlıklı sektörlerin emek yoğun sektörlerin Avrupa’dan çıkışının kararının alındığı dönemde Türkiye Avrupa için önemli bir kapı oldu. Bu kapı özellikle hazır giyimde merkez bir kapı haline geldi. O dönemde de Türkiye’nin Batıya göçüyle birlikte 12 Eylül sonrasında büyük kentlerimizde kümelenmeler başladı. Ama disiplinli bir kümelenme yoktu. İhracatın kültürü Batıda istihdamın merkezi haline gelen bir sektör kümesidir. Bugün büyük şehirlerimiz karma hazır giyimde ciddi anlamda sıkıştı. Doğu Anadolu Bölgesinin Diyarbakır gibi birçok kentinde işsizlik ciddi bir noktadadır. Yaş ortalamalarına baktığımız zaman da 20-30 yaş gurubu arasında önemli bir işsiz sayımız fazla. Bu sektöründe en çok ihtiyaç duyduğu genç nüfustur. Bu sektörün özelliklerinde kadın ağırlıklı, emek yoğunluklu bir sektördür. İhracat kültürünü getirip ve geliştiren bir sektördür. Kendi içinde şirketlerin kurumsallaşmasına önem veren, sermaye birikimi olan sektörlerin giriş noktası tekstil hazır giyimdir. Çıkış noktası enerji ve yüksek teknolojidir. Onun da kapısını açan sermaye birikimini sağlayan bir sektördür. Ama bugünkü konjonktürde çok önemli bir şeyi ifade etmek istiyorum. Bölgelerde sosyal barışa katkı sağlayan en önemli sektörüz. Bugün kişi başı bin dolar yatırımı var. Bugün Türkiye'de değil dünyada herhangi bir bölgede büfe açılsa simitçi dükkânı açılsa inanın kişi başı bin doların üstündedir istihdam. Ama hazır giyimde kişi başı istihdam bina hariç, işletme sermayesi hariç makine parkurundan kişi başı yatırım bin doları geçmiyor."
"Hukuk ve demokrasi güven endeksi oluşturuyor"
İhracatta güven endeksinin önemine vurgu yapan Öztürk, "Bizim ihracat yaptığımız ülkelerde en önemli aranan şeylerden birisi hukuk ve demokrasidir. Hukuk ve demokrasi güven endeksi oluşturuyor. İşte bizim hazır giyimde marka çıkaramamak, ülkenin markası olduğumuz yerde de marka ülke olmadığımız zaman siz sektörlerde marka oluşturmanız çok kolay olmuyor. İçimizden herhangi birine özellikle kadınlara sorduğumuzda marka eminim ki; demokratik yapısı fazla olan ülkelerin markalarını sayarlar. Ondan sonra o markanın firma ismini söylerler. Firma önde gelmiyor maalesef ülke önde geliyor. Onun için biz eğer sektörlerden yüksek fiyata mal satmak istiyorsak ülkemizin demokratik yapısının, demokrasiye olan katkısını, yurttaş kimliğini artırmamız gerektiğini düşünüyorum. Tabii bu yapılarda sivil toplum örgütlerinin yapısı çok önemlidir." diye konuştu.
"Biz bireysel fayda içerisinde toplumsal faydaya bakmaya çalışıyoruz"
Ekonomide ve üretimde parça bütün ilişkisinin etkileşimini değerlendiren Öztürk, şöyle konuştu: "Moda Hazır Giyim Federasyonuna üye olan Denizli Moda Haftası yaptı. Çok güzel bir defile yaptı. Ama 500 yıla yakın Denizlide tekstil var. Fakat bir sivil toplum örgütü Denizliyi kendi ülkesinde marka haline getirmeye çalışıyor. Çok yol aldı. Toplumlarda örgütlü olmanın rolü var. Sivil toplum örgütü olmanın çok büyük rolü var. Bu şu demek aslında toplumsal fayda içerisinde bireysel faydayı görmemiz lazım. Biz bireysel fayda içerisinde toplumsal faydaya bakmaya çalışıyoruz. Maalesef yamalı bohça gibi oluyor, asla tutmuyor. Onun için yurttaş kimliğinde ülkenin toplamına bakmamız gerekiyor. Bu ülkenin her metre karesinin bende parçası olursa ben zengin olurum. Eğer bir eksik varsa o benim eksiğim olur. Benim yoksulluğum olur. Biz Doğunun Batıya ekmek için aş için gittiği bir süreçte, biz Batıyı Doğuya tanıştırmaya getiriyoruz. Gelin tanışın, Diyarbakır’ın ciğerini yerken insanının da yüreğini burada yerinde görün diyorum. Dokunmamız, hissetmemiz lazım.”
"Eximbank çok hızlı bir şekilde büyüyor"
Türk Eximbank Pazarlama Müdürü Örsan Özer ise şöyle konuştu: "Eximbank 1987 yılında kuruldu. İhracatın artırılması amacıyla yatırım bankası olarak kurulmuştu, daha sonra Eximbank adını aldı. 17 şube ve 15 irtibat bürosuyla hizmet veriyoruz. Son üç yıl öncesine kadar sadece bir genel müdürlük iki şube ile hizmet veriyorduk. Şubeleşmemiz yönünde çok talep aldık. Teminat yapımızın farklılaşmasında ihracatçılardan gelen talepler etkili oldu. Çok fazla bilinmese de büyük bir banka. Bu yılın sonu itibariyle 48.4 milyar destek vereceğiz. Bunun 29 milyar doları kredi olarak 19 milyar doları sigorta olacak. Eximbank çok hızlı bir şekilde büyüyor. Sigorta programlarımız var. Bugün geldiğimiz noktada % 27 civarında Türkiye ihracatında Eximbank’ın katkısı mevcut. Umarız bu daha da büyüyecektir. EXİMBANK sadece Türkiye’nin değil Çinin ABD, Almanya, Japonya’nında var. Her ülkenin var. Aslında OECD ülkelerinin almış oldukları bir karardı bu Eximbanklar. Bu damping yapıp da kendi aralarında devletler ticareti kontrol altında tutmayı hedeflemişler. Her hangi bir ülke damping yapıp da tekelleşmesin, ihracatsına destek olsun OECD kuralları gereği yürütülsün denmiş. Reklamlar televizyonlarda dönmediği için bilinmiyor ama kredi büyüklüğünde Türkiye’nin sekizinci bankası. İhracat kredilerinin %51’ni tek başına veriyor. Toplam firma sayımız 12088’e ulaştı. Bunların çok büyük kısmı KOBİ’lerden oluşuyor. Bu da bizim için gurur kaynağı. Bugün firmalarımızın %73’ü KOBİ’lerden oluşuyor. En büyük pay yurt içi kredilerdedir. Eximbank'ın doğrudan ihracatçıyı kredilendirdiği programlar bunlar. Bunlar orta ve uzun vadeli kredi programları ve döviz kazandırıcı hizmet girdi programları. Bunun dışında alacak sigortası. Uluslarası kredi programları var."
Daha sonra Tekstil ve Hazır Giyimde Kentlerin Potansiyeli üzerine moderatörlüğünü Moda Hazır Giyim Federasyon Başkan yardımcısı Osman Ege’nin yaptığı oturma; Dr. Hasan Maral (Karacadağ Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri), İhsan Oğurlu (GÜNTİAD), Yönetim Kurulu Başkanı, Aziz Odabaşı (Diyarbakır OSB Yönetim Kurulu Başkanı), Burç BAYSAL (DİSİAD Yönetim Kurulu Başkanı/ TÜRKONFED YK Üyesi) ve Yılmaz Alagöz (DTSO Meclis Üyesi)'ün katılımıyla devam etti.